THE MAN FROM EARTH izle

Dünyalı






John Oldman üniversitede bir tarih profesörüyken, işini bırakma kararı alır. Bu ani kararı karşısında üniversiteden diğer akademisyen arkadaşları ona veda etmek için evinde toplanırlar. John'un bu nedensiz kararını öğrenmeye çalışırlar, ancak o bunun için pek gönüllü değildir. O 10 yılda bir sürekli yer değiştiren biridir. Çünkü akademisyen arkadaşları gibi, herkes onun neden yaşlanmadığına anlam veremez.

O üst paleolitik dönemden beri hayatta kalan bir mağara adamıdır ve 14.000 yıldır yaşama devam ediyor. John'un bu iddiası karşısında arkadaşları hem şaşkına döner hem de meraklarından ötürü onu kendi alanlarında sorguya tutarak bu oyuna dahil olurlar. Anlattığı bu hikayeyi ise, kimisi bilimsel verilere ters düştüğü için uydurma bulacak, kimisi ise dini inancından ötürü ondan nefret etmeye başlayacaktı. Çünkü o tüm mitolojik kurguların da doğumuna tanıklık etmişti.

Film kendine böyle bir kurgu ve senaryo seçerek, hem insanlık tarihinin antopolojik, sosyolojik ve evrimsel boyutlarına bir özet yapıyor hem de dinlerin doğumuna ve etkileşimine tarihsel, teolojik bilgiler sunuyor ve yorum getiriyor. Film belki de böyle bir tema ve amaç için böylesi bir kurguyu ve senaryoyu kendine biçiyor. Böylelikle hem akıcı hem de bütüncül ve zevkli bir seyir sunuyor izleyiciye.




Ölümsüz Yaşam Bu Canlıda Mı?

Posted by Unknown 28.2.11 , under | No comments

İnsanlığın en büyük düşlerinden biri olan ölümsüzlük, Karayip kıyılarında yaşayan bir denizanası sayesinde gerçeğe dönüşebilir.

Deniz biyologu Dr. Maria Miglietta, bu ölümsüz türün dünya denizlerine yayılabileceğini ve diğer canlı türlerini tehdit edebileceğini belirtiyor.





''Turritopsis nutricula'' adı verilen ve çapı sadece 4-5 milimetre boyunda teknik olarak ”hydrozoan“ olarak adlandırılan bir canlı. Ömrünün sonuna geldiğinde ya da yaşamını sürdürebilecek uygun koşulları bulamadığında; denizanasına dönüşmeden önceki evreleri olan ’polip’e geri dönüyor, bir süre sonra da tekrar denizanası oluyor.

Bilim adamları tropikal sularda yaşayan ''Turritopsis nutricula''nın okyanuslara, gemilerin limanlara girmeden önce attıkları safra sularıyla yayıldığını düşünüyor. Uzmanlar ''Turritopsis nutricula''nın hücre yapısında görülen bu değişimi çözebilirse insanoğlu da ölümsüzlüğün kapısını aralayabilecek.

Sessiz istila...

Ölümsüz olduğu kanıtlanan ''Turritopsis nutricula''nın üremesinin ve çoğalmasının çok hızlı olacağını belirten deniz biyologu Dr. Maria Miglietta, bu türün dünya denizlerine yayılabileceğini ve diğer canlı türlerini tehdit edebileceğini ifade ederek; "Sessiz bir istilaya tanık olacağız", dedi.



Kaynak: Agnostik

Allen Ginsberg - Uluma oku

Posted by Unknown 27.2.11 , under , , , | 2 comments






Beat Akımı'nın önde gelen şairi. Düşünceleriyle, sözleriyle, eylemleriyle Beat Kuşağı'nın dünya edebiyatına hızla geçmesinde büyük payı vardı kuşkusuz. En önemli eseri Uluma (Howl)'yı ise kimisi sadece güzel bir şiir kitabı olarak saklayacaktı, kimisi ise manifesto olarak görecekti. Ancak en güzeli hiçbir yere çekmeden bir haykırış gibi duyumsamak olacaktı ''Uluma''yı. İşte bu bloğa isim kaynağı olan o nadide eser, Şenol Erdoğan'ın çevirisiyle.







Marc D. Hauser: Ahlakın Kaynağı Din Mi, Biyoloji Mi?

Posted by Unknown 27.2.11 , under | No comments

Pek çokları için ahlaklı yaşam dindarca yaşamın eş anlamlısı olarak görülür. Matematik öğrencileri için 1=1, kimya öğrencileri için Su=H2O neyse, dini eğitim alan insanlar için de, Ahlak=Din'dir.

Bu denklem basitmiş gibi görünüyor ama konuyla ilgili üç değişik çıkarım yapılabilir.





Birinci ihtimal, eğer din ahlağın tek kaynağıysa o zaman din eğitimi almayanlar ahlak yoksunu biçimde günah denizinde başıboş dolanıyorlar demektir. Dinibütün olanların elinde ise çok özel bir ahlaki pusula vardır.

İkinci ihtimal, aslında herkesin içinde neyin ahlaki açıdan doğru veya yanlış olduğunu gösteren bir mekanizma vardır, ama dini eğitimi olanlar bu mekanizmayı daha verimli kullanırlar ve kendilerini korurlar.

Üçüncü ihtimal ise, dinler bazı ahlaki değerlere yer vermiş olabilirler, ama bu tüm dini öğütlerin doğru olduğu anlamına gelmez. Bazı dinlerde bulunan merhamet, bağışlama ve empatiyi benimserken, bir yandan da aynı dinlede bulunan ayrımcılığı, nefreti, öfkeyi, din için başkalarını öldürmeyi ahlaksızca bulabiliriz.

Bu yorumlarımla dinlere ya da dinlere inanan topluluklara karşı bir tavrım yok. Ancak "dinler ahlağın tek ve en mükemmel kaynağıdır" tezine karşı duruyorum. Peki ahlaki değerlerimizin kaynağı din değilse, diğer etmenler neler olabilir?

Bu soruya verilebilecek yanıtlardan biri, zihin üzerine yapılan çalışmalardan gelebilir. Yapılan son araştırmalarda, tüm insanların, genç ve yaşlı, kadın ve erkek, tutucu ya da liberal, budist ya da yahudi, ilkokul mezunu ya da profesör, dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun ahlakla ilgili aynı biyolojik koda sahip olduğunu gösteriyor.

Bu evrensel kodumuz, bilinçaltında kararlarımızı etkileyen ilkeler ve prensipler sağlıyor. Tarafsız, rasyonel ve duygulardan bağımsız ilkeler. Kime yardım edeceğimizi ya da kime zarar vereceğimizi bize doğrudan söylemiyor. Bunun yerine, karşılaştığımız olayları kavramamızı sağlayan soyut kurallar vasıtasıyla neyin kabul edilebilir, neyin kabul edilemez olduğunu sezgilerimizle anlamamızı sağlıyor. Üstelik bunu adil biçimde yapıyor... Peki bunun bir kanıtı var mı?

Araştırmalarımızda ne gibi konuları değerlendirdiğimizi görmek isterseniz ahlaki eğilim testimize katılabilirsiniz. Kayıt esnasında size cinsiyetiniz, yaşınız, milliyetiniz, eğitim düzeyinizi, politik görüşünüz ve dininizle ilgili bilgiler sorulacak. Giriş yaptıktan sonra çeşitli senaryolarda ahlaki açıdan vereceğiniz kararlar sorulacak.

Çoğu senaryo ahlaki ikilemler içeriyor. Önyargılı karar vermemeniz için daha önce karşınıza çıkmayan örnekler veriliyor. 'Ötenazi' ya da 'çocuk aldırmak' gibi tartışmalı, kanunların ya da dinlerin bir şekilde yol gösterdiği veya karara bağladığı sorular sorulmuyor.

Örneğin; bir hastanede ölüm-kalım durumundaki beş farklı hasta, beş farklı organ nakli için beklerken, o sırada tesadüfen hastanede bulunan sağlıklı bir kişinin organlarının alınıp, doktorların diğer beş hastayı kurtarmasına izin verilebilir mi?

Veya bir fabrikada, bir kaçaktan dolayı zehirli gazın sızacağı odadaki kişilerin ölmemesi için, bir başka kişinin bacadan içeri itilerek gaz salınımının durdurulması, böylece 7 kişi yerine 1 kişinin ölmesine izin verilebilir mi? Bunlar gerçekten sezgilerimizi zorlayan ahlaki ikilemlerdir. Bizi ‘hayat kurtarmak iyidir’ ile ‘öldürmek kötüdür’ arasında senaryo gereği bir çatışmaya iter.

Araştırmalarda, bunlar gibi yüzün üzerinde ikileme verilen binlerce cevaba baktığımız zaman insanlar arasında kadın-erkek, inançlı-inançsız, tutucu-liberal, genç-yaşlı hiçbir fark olmadığını görüyoruz. İlk defa karşınıza çıkan olaylarda verdiğiniz ahlaki kararlarda, kültürel geçmişiniz hiçbir rol oynamıyor.

Bu durumlarda sizi bilinçaltından gelen ses, biyolojik kodunuz yönlendiriyor. Eğilimlerimiz, müdahale etmenin kendi haline bırakmaktan daha kötü olduğu yönünde. Birine müdahale ettiğimiz zaman eğer onu mevcut durumundan daha kötü bir duruma getiriyorsak, amacımız çok daha büyük ve önemli de olsa yaptığımızın yanlış olduğunu düşünürüz. Bu, engellenebilen zarar ile engellenemeyen zarar arasındaki farktır. Hastanedeki sağlıklı olan kişiyi öldürmektense, diğer beş kişiyi ölüme terkederiz... Bu seçim duygusal değildir, taraflı değildir ve genel geçerdir.

Peki bu biyolojik kod evrenselse ve herkesin içinde varsa neden insanlar arasında buna uymayan pek çok yanlış ve ahlaksız davranış var? Bunun cevabını anlamak için duyguları, hisleri ve grup psikolojisini düşünmek gerekiyor.

Sinema sektörünün de favorilerinden olan soğuk kanlı bir psikopatı ele alalım. Onları; pişmanlık duymayan, suçluluk hissetmeyen, utanmaz, doğruyla yanlışı ayrırt edemeyen kontrolsüz canavarlar olarak düşünürüz. Ancak yapılan araştırmalarda aslında onların da neyin doğru ya da yanlış olduğunun farkında olduğunu ancak umursamadıklarını gösteriyor. Yani aslında ahlaki algıları bütün, ancak duyguları hasarlı ve davranışları da bu sebeple anormal.

Burada yetiştirmenin ve eğitimin önemi ve tehlikesi ortaya çıkıyor. Bir grupta sürekli grup üyelerini över, kendi kendilerini yüceltirseniz, isteyerek ya da istemeyerek o grubun dışında kalanları ötekileştirir ve nefret tohumları ekersiniz. Bu da gruba dahil olmayanların değersizleşmesine, insan sayılmamasına ve hatta parazit olarak görülmesine sebep olur. Bu nefret ve iğrenme yerleştikten sonra ise grup dışındakiler, gruptakiler tarafından ‘temizlenmek’ istenecektir.

Dalai Lama Çinlileri kültürel soykırım yapmakla suçladığı zaman sadece Çinlilerin Tibetlilerin kültürel geçmişlerini yoksayması ve yaşanmasını engellemesi hakkında bir açıklama yapmamıştı, aynı zamanda ayrımcılığı körükleyen ve nefreti tetikleyen bir zihniyete karşı dünya uluslarını uyarmak istemişti.

İnsanlar da dahil tüm hayvanlar grupiçi-grupdışı ayrımını yapabilecek kapasiteye sahiplerdir. Ama grubun seçimi genlerden ziyade yaşam deneyimine bağlıdır.

Örneğin, çocuklar üzerinde yapılan araştırmalardan biliyoruz ki 1 yaşındaki bebekler kendi ırklarından insanların yüzüne bakmaya, kendi anadillerinde konuşan insanları dinlemeye, hatta aynı dilin kendi lehçelerini konuşanlara karşı dikkat kesilmeye eğilimliler.

Bu sosyal kategoriler tecrübeyle ve zamanla kurulur. Ancak önemli olan bunların soyut olduğudur. Örneğin yukardaki ırksal önyargı, anne ve babası farklı ırklardan olan çocuklarda ortadan kalkmaktadır. Çevresinde farklı ırklardan insanlar olanlar, olmayanlara oranla çok daha az önyargılıdır. Bu nedenle ayrımcılığa ve grupsal önyargılara karşı en etkili yöntem farklı dini, ırksal, dilsel, sosyal gruplara açık olmaktır.

Yanlış anlaşılmamak için söylediklerimi biraz daha netleştireyim, evrimsel açıdan ahlaki bir yaşam sürmek için tamamen donanımlı biçimde evrimleştiğimizi iddia etmiyorum. Bu iki önemli sebepten dolayı pek olası değil.

Birincisi, evrim sürecinin uzunluğu ele alınırsa insanın ahlak değerleri bugün yaşadığımız zamanla karşılaştırılmayacak aşamalardan geçti. Eskiden hiçbir kuralın olmadığı küçük kabileler halinde yaşıyorduk. Şimdiyse kalabalık ve dağınık biçimde, karmaşık kurallar ve kanun uygulayıcılarla beraber yaşıyoruz. Ayrıca bilimdeki büyük gelişim sebebiyle evrim geçiren zihnimizin hiç karşılaşmadığı durumlarla karşı karşıyayız.

İkincisi ise, mevcut ahlaki değerlerimizi anlamaya çalışmak ve mümkünse ilerletmek, ahlaklı bir yaşam sürmenin gereğidir. Bir ahlak eğitimine gerçekten ihtiyacımız var, çünkü kendi ahlak sistemini dayatanlara karşı insanlığın evrensel değerlerini savunan, ayrımcılığa karşı duran ve çoğulculuğu savunan insanlara ihtiyacımız var.



                                                                                     Marc D. Hauser



Kaynak: Agnostik

Douglas Adams: Dünya Bizim İçin Yaratılmış Olmalı

Posted by Unknown 27.2.11 , under , | No comments

Tanrı'nın varlığına kanıt olarak Evren'deki düzeni, Dünya'daki güzelliği, meyvelerin lezzetini filan gösterenlerin neden gülünç olduğunu anlamak için Douglas Adams'ın bir konuşmasından kısa bir alıntı.
 
Douglas Adams (1952–2001), Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin (The Hitchhiker's Guide to the Galaxy) yaratıcısı, İngiliz bilimkurgu yazarıdır.




...Aletler, bizim amaca yönelik düşünmemize, nesneler yapmamıza, bize daha iyi uyacak bir dünya yaratabilmek için bir şeyler yapmamıza olanak sağlamıştır. Şimdi mutlu bir alet yapma gününün ardından, çevresini incelemekte olan ilk insanı hayal edin. Etrafına bakıyor ve onu çok mutlu eden bir dünya görüyor: Arkasında içinde mağaralar olan dağlar -dağlar önemlidir, çünkü gidip mağaralarda saklanabilir, yağmurdan korunur ve ayılar ona ulaşamaz- önündeyse orman -içinde kabuklu yemişler, böğürtlenler ve lezzetli yiyecekler olan- vardır. Yakından geçen nehir suyla doludur -su içilebilir, içinde teknesini yüzdürebilir, türlü çeşitli işler yapabilir. İşte kuzen Ug, görünüşe göre bir mamut yakalamış -mamutlar çok önemlidir, etlerini yiyebilir, postlarını giyebilir, kemiklerini silah yapmak için kullanıp başka mamutlar yakalayabilirsiniz. Demek istediğim bu müthiş bir dünya. Ama bizim ilk insan düşünüp taşınacak bir vakit bulmuştur, kendi kendine der ki, "Peki, içinde bulunduğum bu dünya ilginç bir yer," sonra kendi kendine onu arkadan vurabilecek, bütünüyle anlamsız ve yanıltıcı bir soru sorar. Doğası gereği, böyle biri olarak evrimleştiği ve böyle düşünerek geliştiği için bu soruyu sorar. Alet yapan ilk insan dünyasına bakar ve şöyle der: "Peki, o zaman, kim yaptı bunu?" Kim yaptı? -Bunun neden kalleşçe bir soru olduğunu görebilirsiniz. İlk adam düşünür: "Eh, eşya yapan sadece bir tür varlık tanıdığıma göre, bütün bunları yapan her kimse, benim gibi ama çok daha büyük, çok daha güçlü ve mutlaka görünmez biridir, bütün aletleri yapan, güçlü olmaya yatkın olan kişi ben olduğuma göre, o da muhtemelen bir erkektir!"

Böylece Tanrı düşüncesine varırız. Bir alet yaptığımızda, onunla bir şey yapmayı amaçladığımız için ilk insan kendi kendine şunu sorar: "Eğer bunu o yaptıysa, ne amaçla yaptı?" İşte tuzak burda kapanır, çünkü ilk insan şöyle düşünür: "Bu dünya bana çok uyuyor. Bana destek olan, beni doyuran, bana bakan her şey burda. Evet, bu dünya tam bana göre," ve kaçınılmaz sonuca varacaktır, dünyayı yapan her kimse, onu kendisi için yapmıştır.

Şimdi hayal edin, bu durum bir su birikintisinin bir sabah uyanıp düşünmeye başlaması gibidir: "Bulunduğum bu dünya ilginç bir yer -bulunduğum bu delik ilginç bir delik- tam bana göre, öyle değil mi? Aslında bana şaşılacak kadar uyuyor, beni içinde barındırmak için yapılmış olmalı!" Bu öyle güçlü bir düşüncedir ki, güneş gökyüzünde yükselip hava ısınırken, su birikintisi de giderek buharlaşıp küçülür, küçülür ama o telaş içinde her şeyin iyi olduğuna inanmaktadır, çünkü bu dünyanın amacı kendisini içinde barındırmaktır, onu içinde barındırmak için kurulmuştur. Bu yüzden, su birikintisinin kaybolma noktasına geldiği an onu çok gafil avlar...



                                                                                     Douglas Adams


Sansüre Karşı Ortak Platform Deklarasyonu

Posted by Unknown 27.2.11 , under | No comments

Türkiye'de 10 bine yakın internet sitesine uygulanan ve gittikçe genişleyen sansür uygulamalarına karşı 30 sivil toplum örgütü ortak deklarasyon yayımladı.


Bildiri metninde, "çocukların zararlı içerikten korunması" niyetiyle uygulanan engellerin yetişkinlerin haklarını ihlal etmemesi ve çoğunluğun ahlaki değerlerini diğerlerine dayatma amacıyla kullanılmaması gerektiği belirtildi.




Temel Hak ve Özgürlükler Engellenemez

1. Internet kullanıcılarının düşünce özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı engellenemez.

2. Türkiye’de bireylerin, kurumların, ve şirketlerin bilişim alt yapılarını istedikleri şekilde oluşturmaları ve istedikleri servislerden yararlanmaları engellenemez. Sansür ülke ekonomisine de kabul edilemez bir bedel yüklemektedir.

Hukuka Aykırı, Ölçüsüz ve Keyfi İdari İşlem Demokratik Hukuk Devletinde Kabul Edilemez

3. 03 Haziran 2010 tarihinden beri Google servislerine uygulanan dolaylı sansür Anayasa’ya ve hukukun temel ilkelerine aykırıdır. BTK ve TİB tarafından alınan karar ve uygulama ölçüsüz ve tutarsız bir uygulamadır. Bu konuya ilişkin yapılan açıklamalarda, idarenin böyle bir yetkisinin olmadığı vurgulanmıştır. Nitekim, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talebi ile Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 17.06.2010 tarihinde YouTube sitesine erişim sağlayan 44 IP adresini engelleme kararı daha önce yapılan işlemin yetki bakımından hukuka aykırı olduğunu ispatlanmıştır.

4. 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.06.2010 tarihinde verdiği ek karar, yetki sorununu çözmüş bulunmakla birlikte, kullanıcıların anayasal haklarını dikkate almadığı için yanlıştır ve en kısa sürede kaldırılması gerekir.

Sansür Amaçlı Kullanılan 5651 Sayılı Kanun Kaldırılmalıdır

5. Erişim engelleme hukuka aykırı içeriği engellemede yetersiz bir yöntemdir. Mevcut engelleme yöntem ve araçlarının hiçbiri hukuka aykırı olduğu veya çocuklar açısından uygun olmadığı iddia edilen içeriğe ulaşmayı engelleyecek etkili bir çözüm sunmamaktadır. Erişim engelleme ile iddia edilen suçu işleyenden ziyade tüm Internet kullanıcıları cezalandırılmaktadır. Eğer filtre kullanımı gerekli görülüyorsa, bu kullanım bireyler tarafından kendi kişisel bilgisayarları üzerinde gerçekleştirilmelidir.

6. Ayrıca, engelleme kararları sadece hukuka aykırı olduğu iddia edilen içeriğe değil, bu sistemlerin tümünün çalıştığı tek bir alanın içeriğinde bulunan milyonlarca yasal sayfa ve dosyaya da erişimi imkânsız kılmaktadır. Bu nedenle, 5651 sayılı Kanun ve uygulaması, Anayasa’da öngörülen ve AİHM tarafından geliştirilen zorunluluk ve orantılılık testlerinin gereğini yerine getirememektedir.

7. 5651 Sayılı Kanunun uygulanması sansürle aynı kapıya çıkmaktadır. Türkiye’de mahkeme kararları ve idari engellemelerle 5000’den fazla web sitesi şu anda erişime kapatılmış bulunmaktadır. Yüzlerce web sitesi de 5651 Sayılı Kanun’un kapsamı dışında engellenmiştir. Mevcut rejimin taşıdığı esasa ve usule dair eksiklikler ifadeyi sansürleyen ve susturan bir yapı oluşturmuştur. Kanun ve uygulamasının etkileri geniştir, yalnızca ifade özgürlüğünü değil, özel yaşamın gizliliğini ve adil yargılanma hakkını da ihlâl etmektedir. Demokratik bir toplumda sansürün bu ölçüde yaygınlaşması kabul edilemez.

8. 5651 Sayılı Kanun Kaldırılmalıdır. 5651 Sayılı Kanun, çocukları hukuka aykırı ve zararlı İnternet içeriğinden korumak amacıyla hazırlanmıştır. Fakat benimsenen engelleme politikası, hükümetin çocukları koruma amacının çok ötesine geçmektedir. Uygulamada yaygın olarak görünen sonuç, hukuka aykırı olmayan içeriğin ve 03 Haziran 2010’dan itibaren Google şirketinin Türkiye’den milyonlarca kişi tarafından kullanılan 40’a yakın servisine yetişkinlerin erişiminin ve bu servislerin kullanılmasının yasaklanması olmuştur.

Çocukların Zararlı İçerikten Korunması için Öngörülen Devlet Politikası Yetişkinleri Etkilememelidir

9. Hükümet, mevcut politikası yerine çocukları gerçekten zararlı İnternet içeriğinden korumak için yeni bir politikayı katılımcı bir şekilde geniş kamuoyu desteği (sivil toplum, akademi, ve özel sektör) ile geliştirmelidir. Ancak bu yeni yapılanma, çoğunluğun ahlaki değerlerini diğerlerine dayatacağı bir çalışma olmamalıdır. İnternet düzenlemesine ilişkin yeni politika, ifade özgürlüğüne ve yetişkinlerin her türlü İnternet içeriğine erişim ve tüketim haklarına saygı temelinde geliştirilmelidir. Bu ilkeleri içeren yeni politika, şeffaf, açık, katılımcı, ve çoğulcu bir yöntemle belirlenmeli ve hayata geçirilmelidir.

10. Vatandaşların Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerini korumak hükümetin ve idarenin asli görevidir. Bu güvencenin sağlanmaması halinde sorumluların istifa etmesi demokratik bir toplumun zorunlu sonucudur. Bu nedenle, yukarıda sayılan önlemleri en kısa sürede almamaları halinde gelişmelerden sorumlu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Daire Başkanlığı Başkanı Sayın Osman Nihat Şen, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Sayın Tayfun Acarer ve Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın istifa etmesi acil bir zorunluluk haline gelecektir. 


Kaynak: Agnostik


Müzik Arşivi: 04 indir

Posted by Unknown 26.2.11 , under , | 1 comment

Ulumalar'da her hafta yayınlanan bölümün dördüncü sayısı. Bu bölümün amacı, hayatımızda kaçınılmaz bir yer edinmiş müzikte bir farkındalık yaratmaktır.













Jazz

Miles Davis'den Four and More albümü. Jazz'In ve özellikle Cool Jazz'ın önemli temsilcilerindendir Miles Davis. Uzun yolculuklarda ya da sohbet esnasında ortama eşlik ederek dingin bir ahenk yakalama adına tercihlerin başında gelir Cool Jazz.

01 So What
02 Walkin'
03 Joshua
04 Go-Go (Theme and Announcement)
05 Four
06 Seven Steps to Heaven
07 There Is No Greater Love
08 Go-Go (Theme and Announcement)

Hotfile





Blues

Gary Moore'dan Still Got The Blues albümü. Yakın zamanımızda ölen bu ünlü ''sanatçı''yı anmak için bir vesile olsun bu paylaşım. Gary Moore stil olarak Rock N Roll yapsa da, tarz olarak Blues kategorisindedir.

01 Moving On
02 Oh, Pretty Woman
03 Walking By Myself
04 Still Got The Blues
05 Texas Strut
06 Too Tired
07 King Of The Blues
08 As The Years Go Passing By
09 Midnight Blues
10 That Kind Of Woman
11 All Your Love
12 Stop Messin' Around

Narod





Rock N Roll

ZZ Top'dan Tres Hombres albümü. Rock N Roll tarzında ve Boogie Rock stilinde bir sound'u vardır ZZ Top'ın ve Rock N Roll'un en kopuk ve sağlam gruplarındandır. Düzene karşı ''Karşı Kültür''ü en başından beri güzel temsil etmişlerdir. Ve La Grange şarkısıyla klasik olmuşlardır.

01 Waitin' For The Bus
02 Jesus Just Left Chicago
03 Beer Drinkers & Hell Raisers
04 Master Of Sparks
05 Hot, Blue And Righteous
06 Move Me On Down The Line
07 Precious And Grace
08 La Grange
09 Sheik
10 Have You Heard
11 Waitin' For The Bus (Live) (Bonus)
12 Jesus Just Left Chicago (Live) (Bonus)
13 La Grange (Live) (Bonus)

Depositfiles





Psychedelic Rock

Genesis'den Trespass albümü. Peter Gabriel'in vokallik yaptığı zamanlarda grup birçok şeye öncülük etmiş ve yeni bir anlayış doğurmuştur. Peter'ın sahneye uzun kırmızı kadın elbisesiyle çıkması sahne şovlarına damgasını vurdu. Ve sahne şovlarıyla meşhur olan Glam stilinin doğmasına büyük katkılar sağladı aslında. Bu albümündeki Looking for Someone şarkısı hem müzikal olarak hem de söz olarak büyük öneme sahip.

01 Looking for Someone
02 White Mountain
03 Visions of Angels
04 Stagnation
05 Dusk
06 The Knife

Depositfiles





Progressive Rock

Pink Floyd'dan The Wall. Şüphesiz sadece Rock N Roll'a değil tüm müzik tarihine damga vurmuş bir grup ve albümü. Albümün tümü savaşa karşı bir içerik taşır ve albümü özetleyen yine Roger Waters yapımı bir film de çekilmiştir (The Wall).


CD I
01 In The Flesh
02 The Thin Ice
03 Another Brick In The Wall (Part I)
04 The Happiest Days Of Our Lives
05 Another Brick In The Wall (Part II)
06 Mother
07 Goodbye Blue Sky
08 Empty Spaces
09 Young Lust
10 One Of My Turns
11 Don't Leave Now
12 Another Brick In The Wall (Part III)
13 Goodbye Cruel World

CD II
14 Hey You
15 Is There Anybody Out There
16 Nobody Home
17 Vera
18 Bring The Boys Back Home
19 Comfortably Numb
20 The Show Must Go On
21 In The Flesh
22 Run Like Hell
23 Waiting For The Worms
24 Stop
25 The Trial
26 Outside The Wall

Depositfiles I
Depositfiles II





Space Rock

Nektar'dan A Tab In The Ocean albümü. Space Rock'ın önde gelen gruplarından biri olan Nektar'dan güzel bir albüm. Şarkılar albüm genelinde çok güzeldir.

01 A Tab In The Ocean
02 Desolation Valley Waves
03 Crying In The Dark
04 King Of Twilight

Rapidshare






AOR

Fortune'dan Fortune albümü. İlk sekiz şarkısı birbirinden muazzam olan fortune grubunun bu ikinci ve son albümüdür.Ayrıca Fortune grubu hem sözleri ile hem de müziği ile AOR arşivlerinde 80ler grupları arasında başlarda gelir.

01 Thrill of It All
02 Smoke from a Gun
03 Stacy
04 Bad Blood
05 Dearborn Station
06 Lonely Hunter
07 Deep in the Heart of the Night
08 Stormy Love
09 Out on the Streets
10 98 in the Shade

Unibytes





Hard Rock/Glam

White Lion'dan Fight To Survive albümü. Kişisel olarak White Lion Hard Rock tarzında ve Glam stilinde beğendiğim gruplar arasında zirvededir. Mike Tramp'in sesinin içtenliği nadidedir. Bu albümde ise tüm şarkılar kendi başlarına ayrı bir güzel olmakla birlikte, Broken Heart şarkısı ham haldedir aslında. Asıl bilinen ve daha çok sevilen ikinci versiyonu ise Mane Attraction albümünde yer almaktadır.

01 Broken Heart
02 Cherokee
03 Fight to Survive
04 Where Do We Run
05 In the City
06 All the Fallen Men
07 All Burn in Hell
08 Kid of 1000 Faces
09 Salvador
10 Road to Valhalla

Depositfiles





Hard N Heavy

Van Halen'dan MCMLXXXIV albümü. Albüm Van Halen'ın klasikleşmiş Jump, Panama, Hot For Teacher gibi şarkılarını barındırıyor. Sahne şovlarıyla, benzersiz sound'uyla şüphesiz Rock N Roll tabanlı müziğe damgasını vurmuş bu büyük grubun en değerli albümlerinden biridir bu albüm.

01 1984
02 Jump
03 Panama
04 Top Jimmy
05 Drop Dead Legs
06 Hot For Teacher
07 I'll Wait
08 Girl Gone Bad
09 House Of Pain

Depositfiles

NETWORK izle / torrent

Şebeke






Ratingleri düşen haber programının sunucusu, Howard Beale işine son verileceğini öğrenir. Son günlerinden birinde ertesi program için, canlı yayında kendini öldüreceğini ilan eder. Bunun üzerine programının ratingleri tavan yapar. Böylelikle kanal Beale'i tekrar işe alır.

Artık hayata kırgın olan Beale programda istediği gibi konuşup, eleştiriler yağdırır. Beale ekranlardan isyan etmektedir ve insanları da isyana çağırmaktadır. Topluma asıl gücün toplumda olduğunu inandıran Beale, "haber dalgasının çılgın peygamberi" ilan edilir.

Bu "patron"ları çok kızdırmıştır ve Beale için bir şeyler yapılmalıdır. Bunun için patronlar onu kendi çıkarları için peygamberlik yapmaya soyundurmuş ancak, bu kez de ratingleri düşmeye başlamıştır. Ve artık ölmesi gerekmektedir ve bu cinayet canlı yayında olacaktır.

Zeitgeist: The Movie belgeseli de filmin önemli sahbelerinden birkaçını alıntılamıştır. Film tarihinde ise, televizyon ilizyonunun eleştirildiği filmlerin başında gelen bir yapım olmuştur.




  


DAS EXPERIMENT izle / torrent

Posted by Unknown 20.2.11 , under , , , , | 3 comments

Deney






Otoriter güç ve itaatkar konumları arasındaki değişkenleri ve etmenleri gözlemlemek için bilimsel bir enstitü yapacağı bir deney için, gazeteye ilan vererek para karşılığında gönüllü denekler için çağrı yapar. Bunun karşılığında 20 kişi para karşılığında deneye katılmayı kabul eder. Bir laboratuvarın, hücrelerinden gardiyanlarına kadar hapishaneye çevrilmesiyle deney başlar.

Deneklerin bir kısmı gardiyan bir kısmı mahküm rolüne sokulur. Gönüllü deneklerin davranışlarını gözlemlemek için her yere kameralar yerleştirilir ve günlük davranışları gözlemlenir. Başlangıçta açıklanan kurallara göre gardiyanlar kimseye şiddet uygulamayacak ve isteyen istediği zaman deneyi bırakıp gidebilecektir. Fakat zamanla edinilmiş statüler kişiler üzerinde kimlikleşmeye başlayınca, denekler arasında çatışma doğar ve olaylar kontrol edilemez hale gelir. Toplumsal tabakalaşmaya bağlı çatışmaları ve buradan doğacak şiddeti anlamak için etkileyici bir fırsat sunuyor film. Son zamanlarda yapılmış filmler arasında dünya çapında ses getirmiş nadir filmlerden biridir.





  


PATCH ADAMS izle / torrent






18 yaşındayken üç kez intihara teşebbüs edip hastanede tekrar hayata kazandırılan Hunter Adams, akıl hastanesinde karşılaştığı olaylardan sonra ''İntihar edeceğine devrim yap'' diye bir karar alıp sağlık ''sektör''ündeki yapılaşmış ve katılaşmış bu düzeni değiştirmeye yönelir. Hunter Adams artık Patch Adams'dır. Burada resmi kayıtlara “aşırıya kaçacak derecede mutlu biri'' diye geçecektir. Hocalarından tepki alacaktır, ''insanlığın hayrına düzenin değişimine'' yönelik düşüncelerinden ve önerilerinden ötürü. Onlardan biri Adams'a ''Eğer bir palyaço olmak istiyorsanız, bir sirke katılsanız iyi olur'' der. O salt bir palyaço olmak istemiyordu, salt bir doktor da! O işine sevgiyi katmayı istiyordu. O ölümden korkmamalı ölümü mizaha dökmeyi istiyordu. Bunu hastanede hastaları için yapmaktı düşüncesi. Ve bu tedavinin bir parçasıydı. Filmde Patch Adams'ın sevgilisinin öldürülmesiyle, on beş bin hastayı ücretsiz bir şekilde tedavi etse de lisanssız klinik açmakla beraber yediği darbeler sonrasında vazgeçmeyen Adams bu gün yaşayan gerçek kimliğiyle dünyaya ün salmıştır.





  


ONE FLEW OVER THE CUCKOO'S NEST izle / torrent

Guguk Kuşu:







Aynı isimli kitaptan sinemaya uyarlanan klasik bir filmdir. Akıl hastası numarası yaparak güvenlik önlemleri daha az olan bir akıl hastanesine sevkedilen bir mahkumun geçirdiği zamanı konu alıyor. McMurphy, bu süre içerisinde bir yandan kaçma planları yaparken bir yandan da hastanede diğer hastalara uygulanan disipline karşı gelir. Terapilerdeki kendi başına buyruk hareketleri ve disipline karşı gelmesi nedeniyle diğer hastalara kötü örnek olduğunu düşünen baş hemşire Mildred ile de büyük sorunlar yaşıyor.

Milos Forman'ın yönettiği filmde kurumsallaşmış alanlarda kullanılan bilimin insanlığın faydası uğruna değil düzenin/sistemin çarklarının işleyiş seyrinin devam etmesi yolunda kullanıldığını, buna engel teşkil edenler için her türlü cezanın uygulanabildiğini, bunun ötesinde bireyi sindirme adına psikolojik hatta nörolojik baskı ve işkencenin uygulanmasının mubah sayıldığı sağlık ''sektör''üne ve nasıl bir ''sosyal devlet'' anlayışına sahip olduğumuzu etkili bir şekilde anlatılıyor. Ayrıca bu film, Jack Nicholson'ın tema ve oyunculuk bakımından da en iyi filmleri arasında sayılmaktadır.



  


Neye Göre Tiksiniyoruz?

Posted by Unknown 20.2.11 , under | No comments

İğrenme duygusunun korkuyla benzer bir evrimsel taban çerçevesinde geliştiği öne sürülüyor. Yaradan sızan iltihabın veya çürümüş etin görüntüsü pek çok kişinin midesini bulandırmaya yeter ve bu gibi zararlı oluşumlardan kaçınmanın da evrimsel bir dayanağının olması muhtemel. Aslında bu durum çok daha derin anlamlarla da ilişkili olabilir. Örneğin tiksinti, ahlak duygusunun ortaya çıkmasına neden olmuş olabilir.






Londra Hijyen ve Tropik Hastalıklar Fakültesi’nden Valerie Curtis, tiksinmenin korkuyla aynı nedenlerle evrildiği görüşünde. Korku bizleri aslan ya da ayılar gibi avcılardan uzak tutmaktayken, iğrenmeyse parazit ve bakteriler gibi çok daha küçük boyutlu olanlarına karşı bir koruyucu melek olma özelliği taşıyor. Üstelik iğrenme duygusu, ölümcül bakterileri tanıyarak onlardan uzaklaşan basit nematotlarda (bir yuvarlak solucan) bile görüldüğü şekliyle, hemen her canlıda mevcut.

Tüm bunlar oldukça mantıklı fakat Curtis işin bir başka boyutuna dikkat çekiyor, “Eğer ön bahçenize dışkılasam ya da içtiğiniz kahveye tükürsem ya da toplu taşıma araçlarında sürekli olarak kokulu gazlar üretsem sizleri vücut sıvılarımla tehdit etmiş olurum ve bu nedenle de hoş karşılanmazsınız davranışlarımı. Fakat aslında ahlak kavramının gelişimine yönelik ilk izleri oluşturur. En azından ahlak kurallarını toplum içinde ortaya çıkaran yollardan bir tanesidir, yani yaydıklarınızla diğer insanları hasta etmemek. İnsanların kötü davranışlarıyla ortaya çıkan tiksinti duygusu organik sistemimizle doğrudan ilişkili.”

Bu oldukça ilginç bir yaklaşım olmasına karşın, ahlak kurallarının bütününün ortaya çıkışından tamamiyle sorumlu olamaz. Örneğin hırsızlık veya insan öldürmek toplum tarafından ahlaksızca görülen davranışlar olmasına karşın iğrenme duygusuyla ilişkili değildirler. Curtis’in bulmacanın bu parçasına ilişkin düşünceleriyse şöyle: “Hastalık yapan etkenlere en fazla açık olan toplumlar daha fazla kapalı, sıkı ve koruyucu kurallara sahiptirler. Eğer hastalıkların yaygın olduğu bir toplumda yaşıyorsanız iğrenme konusunda daha hassas olacaksınız ve bu da tüm topluluk için geçerli bir hale gelecektir.”

Cornell Üniversitesi’nden David Pizarro ise iğrenmenin evrimsel bir tabanının olduğunu düşünmenin birçok şeyi açıkladığını düşünmesine karşın yaklaşımın geniş bir yelpazeye uygulanması halinde kafasında soru işaretleri belirdiğini ifade ediyor: “Örneğin bir enfeksiyon salgın halini aldığında, insanların buna özellikle dikkat ettiklerini ancak bundan kaçınmaya yönelik olarak özel bir sistem geliştirmediklerini düşünüyorum.”


Evrene bir düzenin hakim olduğunu gören insanoğlunun, bu düzeni bozan etmenlere karşı bir savaş açtığını ve bu doğrultuda kurallar-kanunlar ürettiğini görüyor ve yaşıyoruz. Tüm olumsuz düşüncelerimiz; davranışsal süreçlere dair gözlemlerimiz ve olaylara tanık oluşumuz sonrasındaki rahatsızlığımızdan ötürü doğmamış mıdır? Peki sahip olduğumuz kanılarımızın ve yargılarımızın bizim özel hayatımızdaki tepkilerle sınırlı kalabileceği ihtimalini neden düşünmüyoruz? Yani, fakir bir adamı yemek yerken gözlemleyen kimse, adamın -maddi hali nedeniyle- tıraşını olamadığından ötürü yeme esnasında sakallarının ağzına kaçtığını gördüğünde, bu durumdan rahatsız olup kendi sözünün geçtiği ahalisine ''Bıyıklarınızı fazla uzatmayın, bu yanlış bir şeydir'', demesi ne kadar doğrudur?

MODERN TIMES izle / torrent

Asri Zamanlar






1930'lu yıllarda hüküm süren ''Büyük Ekonomik Buhran'' sırasında makineleşmenin de etkisi ile bozulan ekonomik ve toplumsal koşulları, artan işsizlik sorununu dile getiren bu film Charlie Chaplin'in ilk kez 1914 yılında yarattığı Küçük Serseri (Şarlo) tiplemesine dayanan son filmdir. Her filminde daha da mükemmeliyetçi olan Chaplin, "Asri Zamanlar''ı o dönem için rekor sayılabilecek bir süre olan 10 ayda çekmiş ve kurgu öncesi 100 kilometre uzunluğunda negatif film harcamıştı. Chaplin'in "Modern Times"'da komünizm propagandası yaptığı ileri sürüldüğü için film ABD'de gişede pek başarılı olamadı. 1,5 milyon dolara malolan film ancak 1 milyon dolar hasılat yaptı. Aynı nedenle Almanya ve İtalya'da da yasaklandı. Avrupa'nın geri kalanında ise çok büyük başarı kazandı. Her ne kadar filmde bazı ses ve müzik efektleri kullanılmış da olsa bu sessiz bir filmdir ve Chaplin'in çevirdiği son sessiz filmdir. Chaplin bu sessiz filmi çevirdiği tarihte sinemada ses yaklaşık 10 yıldan beri kullanılmaktaydı. Ancak Chaplin, sessiz filmlerin duyguları daha iyi yansıttığını düşünüyordu.




  


CONTACT izle

Mesaj






Carl Sagan'ın aynı isimdeki romanından uyarlannış bir film. Geleceğimize dair bir gün gerçekleşebilecek olası bir olayı betimleyen bir kitaptır Contact. Böyle bir şeyin gerçekleşmediğini de kimse söyleyemez ya neyse. Filmin hikayesi, biliminsanı babası gibi bir biliminsanı olan Eleanor'ın uzay ile ilgili çalışmalar sürdürmesiyle başlıyor. Dünya dışından gelen bir tür mesaj sonrasında iletişime geçmek için çalışmalar yapılıyor. Henüz deneyimlemediğimiz bir teknoloji ile uzayın derinliklerine yolculuk eden Eleanor'ı döndüğünde umduğu şeyler beklemeyecek. Carl Sagan bu öyküde bizi geleceğimizde tanışmak zorunda olduğumuz gerçekler ve bu gerçeklerin yanında önümüze çıkacak engeller konusunda uyarıyor.





L'AVARE izle

Cimri






Moliere'ın en klasik eserlerinden biridir Cimri. Eserin vizyonu kadar filme uyarlanmış hali de oyunculuk açısından oldukça doyurucudur. Parasına her şeyden daha çok değer veren ve bunun eziyetini çeken bir burjuva ailesinin babası olan Harpagon'un etrafında döner hikaye. Eser aynı zamanda, 17. yüzyılın Paris'indeki toplumsal ve aklaki yapıyı da gözler önüne seriyor.





Tür: Komedi
İçerik: Satirik, Tiyatral, Uyarlama
Yönetmen: Louis de Funes, Jean Girault
Senaryo: Louis de Funes, Jean Girault, Moliere (Kitap)

Gösterim Tarihi: 1980
Süre: 116 dk
Kaynak: IMDb
Yıldızlar: Louis de Funes, Frank David ve Herve Bellon


















Starbucks / Starwars izle

Posted by Unknown 15.2.11 , under , , , , | 1 comment






Şirket olarak ne üretici haklarına ne de çalışanlarının haklarına saygısı vardır. Herbir yeri sömürdüğü halde hakkını talep edeni de işten çıkarmaktadır. Çalışanlarına hipodromu işyerinde tattırır. Sokaktayız ekibi, bu hedonist küresel şirkette piknik nasıl yapılırmış merak ettiler ve bunu deneyimlemek istediler.









çalışmaları için Sokaktayız ekibine teşekkürler

Tüketme İsyan Et izle






Ekonomi piramidin en altından en ucuna değin, ne kadar alış-veriş yapılırsa, ne kadar bir şeyler satın alınırsa, tüketim toplumu ''halk'' o kadar fakirleşir, borçlanır ve yeniden çalışmak zorunda kalır; üretim araçlarına sahip olan piramitin en teppesindekiler ''güç odakları'' o kadar zenginleşir, borçlandırır, üretir ve çalıştırmaya devam eder.









çalışmaları için Sokaktayız ekibine teşekkürler

Kapat Televizyonu Artık izle







İnsanların tüketim için bir meta olarak görüldüğü günümüz dünyasında ''Başarıya giden her yol mubahtır'' anlayışını savunacak kadar küstah bir kitle iletişim aracıdır televizyon. En başta televizyon olmak üzere tüm kitle iletişim araçlarında, ''hipodermik şırınga modeli'' uygulanmaktadır. Bu teknikle beraber halka istenilen tüm kararlar, seçimler, davranışlar kanıksatılabilinir. Başka tehlikeli bir yöntem ise ''subliminal teknik''tir. Hipodermik şırınga modelinde olduğu gibi yine kişinin yorumlamasına ve karar vermesine yer yoktur. Ancak subliminal tekniğin bir farkı var ki; televizyon ekranında farkedilemiyor olmasıdır. Bunun işlevinin işleyişi şöyledir: Normal uyarıcıları siz duyumsar ve yorumlarsınız. Ancak -eğer uyarıcıya dair kesin ve sert bir yargınız yoksa- uyarıcıyı bu tekniğin uygulandığı ekranlarda göremediğiniz için yani duyumsayamadığınız için yorumlayamıyorsunuz da. Dolayısıyla televizyondan size istenilen her şey kanıksatılıyor.









çalışmaları için Sokaktayız ekibine teşekkürler

BBC: WALKING WITH CAVEMEN izle

BBC: Mağara Adamı







Milyonlarca yıl önce yaşanmış hayatlara, ölüme ve dramaya tanık olun. İnsan evriminin inanılmaz tarihi gözler önüne seriliyor. Bu eşsiz seri bize en iyi özelliğimizin güçlü karışımının tüm dünyaya hükmeden bir hayvan üretmek için nasıl bir araya geldiğini anlatıyor. Bu hayvan türü tabii ki biziz: Homo sapienler. Bu diziyle atalarımızla birlikte bir yolculuk yapma şansı elde ediyoruz.

Yolculukta, bilgisayar grafikleri ve yeni dijital teknolojinin yardımıyla atalarımızın yaşadığı çevreyi yeniden yaratacak, özel efektler, protez ve makyaj teknikleriyle titizlikle çalışılmış, yeniden yapılandırılmış bilimsel bir çalışmayla karşılaşacaksınız.

Mağara Adamı, tarih öncesi dönemi keşfetmemiz için size bir şans verirken primat atalarımızın bugün bile hala içimizde yaşadığını gözler önüne seriyor. Bu filmle, bizi bugün olduğumuz hele dönüştüren kilit özelliği fark edeceksiniz: İki ayaklı hayvanın nasıl becerilerle donanmış bir hale geldiğini, nasıl hayatta kalabilmek için daha iyi bir donanım geliştirdiğine tanık olacaksınız. Daha sonra birbirimizin düşüncelerine ve duygularına nasıl ilgi duymaya başladığımız ve sonunda da ortak başarımızdaki en önemli faktörü açığa çıkacak: Hayal Gücü.





I The Ape That Stood Up






II What A Whopper






III Where We Come From






IV The Survivors


THE GREAT DICTATOR izle / torrent

Büyük Diktatör







Charlie Chaplin'in yönettiği ve başrolü Paulette Goddard ile paylaştığı, politik komedi bir filmdir. Filmde Nazizm ve Chaplin tarafından canlandırılan Adolf Hitler oldukçe sert bir şekilde eleştirilmektedir. ABD'nin resmi olarak Nazi Almanyası ile hala barış içinde olduğu ve savaşa henüz girmediği bir dönemde çekilen filmin, kendi dönemi içinde sıradışı bir yeri vardır. Hitler ve emrindeki Nazilerin işgal ettikleri bölgelerde yaptıklarının henüz tam olarak açığa çıkmadığı bir dönemde, Chaplin yaptığı film ile Hitler'in Yahudi mallarını kamulaştırması, antisemitizm, faşizm konularını Nazileri yerden yere vurarak işlemiş; hatta filmde Nazileri ''beyinleri ve kalpleri makineden yapılma insanlar'' olarak tanımlamıştır. Büyük Diktatör", 1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.





  


THE SEVENTH SEAL izle / torrent

Det Sjunde Inseglet / Yedinci Mühür:






Orta Çağ'da savaştan bıkmış bir şovalye, yanında bayraktarı ile Haçlı Seferi'nden evine döner. Vebanın yol açtığı tahribatı görünce, böylesi bir ızdıraba neden olan tanrıdan kuşkulanmaya başlar. Çok geçmeden Ölüm onu da ziyaret eder; ancak şovalye kaderine boyun eğeceğine Ölüm'e meydan okuyarak bir satranç oyununa davet eder. Kaybederse canından olmaya razıdır.

Buna koşut bir öyküde ise; genç, masum ve iyimser bir çift bebekleri ile birlikte küçük bir akrobat grubu ile köy köy dolaşırlar. Yolculukları sırasında, bağnaz dinciler kırbaçlama törenleri düzenler ve tanrının emirlerini yerine getirmeye kendini memur etmiş umarsız kişiler şeytanın esiri köylüleri yakarken, hastalığa uğramış köylerdeki insanların korku içinde yaşadıklarını görürler. Acı çeken Şovalye bu çiftle karşılaştığı zaman, onların birbirine olan aşkıyla rahatlarken, meşum rakibi Ölüm, hepsinin kaderini tayin edecek olan son hamleyi yapmayı bekleyerek, uysal uysal bir kenarda oturmaktadır.

Ingmar Bergman'ın, tanrının gövdesiyle bulutlanan bir dünyada insanın yaşamı üzerine varoluşçu eserlerinin ilki olan Yedinci Mühür, yönetmenin çocukluğunun etkisi altında geçirdiği ideallerin baskısını hissettiği bir dönemde yapılmıştı. Bir rahip oğlu olan Bergman, tıpkı Şovalye gibi, modern dünya topyekün savaşları ve nükleer psikozu ile dini bir bakışı yalanlıyor görünse de, inancın sorunlarından kendini kurtaramıyordu. Seyrek, stilize tematik diyaloğu, ağırbaşlı ses efektleri ve vakur, melankolik müziğiyle Yedinci Mühür, dinsel deneyimin hem daha hafif hem de daha karanlık yanlarının nüfuz ettiği, belki biraz saplantılı, ama yine de çarpıcı bir film olarak varlığını günümüzde de sürdürüyor.





  


CREATION izle






Darwin'in 1859'da yayımlanan başyapıtı Türlerin Kökeni adlı kitabını hazırlama sürecinde inanç ile bilimsel gerçeklik arasında; tanrı mı evrim mi sorusu içinde yaşadığı ikilemleri ve 10 yaşındaki kızını kaybetmesinin öyküsünü konu ediyor.

Darwin üzerine tutucu kesimin karalama ve lekeleme kampanyaları düzenleyenlerin, çizdiği profilden bambaşka ve gerçek yaşamından uyarlanan ve Darwin'in son derece duyarlı birisi olduğunu izleyiciye aktaran etkileyici bir film.

Toronto Film Festivali'nin açılış filmi olarak gösterilen Creation, halen ABD hariç dünyanın tüm büyük pazarlarına satılmış durumda. Filmin yapımcısı, Oscar ödüllü Jeremy Thomas, ABD'li dağıtımcıların filmi ''dindar Amerikan izleyici için fazla tartışmalı'' bulduğunu ve reddettiğini açıkladı.





Müzik Arşivi: 03 indir

Posted by Unknown 11.2.11 , under , | 4 comments

Ulumalar'da her hafta yayınlanan bölümün üçüncü sayısı. Bu bölümün amacı, hayatımızda kaçınılmaz bir yer edinmiş müzikte bir farkındalık yaratmaktır.














Jazz

David Sanborn'dan A Change Of Heart albümü. Avant-garde Jazz'ın önemli temsilcilerinden David Sanborn'dan güzel bir albüm. Jazz ile yeni tanışanlar ve Vocal Jazz'ın durağanlığından hoşlanmayan, biraz enerji arayanlar için güzel bir tercih.

01 Chicago Song
02 Imogene
03 High Roller
04 Tintin
05 Breaking Point
06 A Change Of Heart
07 Summer
08 The Dream

Hotfile





Blues

Muddy Waters'dan Mud in Your Ear albümü. Blues'un en öncülerinden ve Blues'a yön veren bir sanatçıdır. Blues'un prototip sanatçılarından olmasına rağmen kısır değil akışkan bir ritmi vardır şarkılarının.

01 Diggin' My Potatoes
02 Watch Dog
03 Sting It
04 Snake
05 Natural Wig
06 Mud in Your Ear
07 Excuse Me Baby
08 Sad Day Uptown
09 Top of The Boogaloo
10 Long Distance Call

Turbobit





Rock N Roll

The Who'dan My Generation albümü. Kimi dinleyiciler The Who'yu Progressive/Psychedelic Rock yaptıklarını söylese de The Who grubunun böyle bir tarzı yoktur. Belki müziğe yaptıkları katkıdan dolayı sözcük anlamı olarak Progressive'e yakıştırılabilir ancak müzik olarak bakarsak bu mümkün değildir. Zaten Psychedelic Rock açısından kendileri de, ''Çiçek Çocukları'nı hiç anlamadık'' diye açıklamada bulunmuşlardır. Ancak My Generation albümü ve şarkısı Rock N Roll'da bir klasik olmayı başarmıştır.


01 My Generation
02 Please, Please, Please
03 It's Not True
04 The Ox
05 The Kids Are Alright
06 Instant Party
07 A Legal Matter
08 Out in the Street
09 I Don't Mind
10 The Good's Gone
11 La La-La Lies
12 Much Too Much

Hotfile





Psychedelic Rock

Linda Perhacs'dan Parallelograms albümü. Müzik hayatında tek bu albüme sahip olmasına rağmen kendi alanında hala ön sıralarda yerini alır Linda Perhacs. Albümdeki performansına baktığımızda bunu ne kadar hak ettiğini de görüyoruz zaten.


01 Chimacum Rain
02 Paper Mountain Man
03 Dolphin
04 Call of the River
05 Sandy Toes
06 Parallelograms
07 Hey, Who Really Cares?
08 Moons and Cattails
09 Morning Colors
10 Porcelain Baked Cast Iron Wedding
11 Delicious
12 If You Were My Man (demo version)
13 If You Were My Man (studio)
14 Hey, Who Really Cares? (with intro)
15 Chimacum Rain (demo)
16 Spoken Intro to Leonard Rosenman
17 Chimacum Rain (demo)

Mediafire





Progressive Rock

Focus'dan Moving Waves albümü. Müthiş bir grup. İlk şarkı ''Hocus Pocus'' albümün çıkışında büyük ses getirdi ve günümüzde bile birçok yerde çalınmaktadır. ''Janis''şarkısına gelince, albümün Janis Joplin'in ölümünden bir yıl sonra çıktığını düşünürsek ona ithaf edilmiş olmalı. Genel olarak albüm Focus grubunun ileriki yıllarda ünlü gruplardan biri olacağının habercisiydi diyebiliriz.


01 Hocus Pocus
02 Le Clochard
03 Janis
04 Moving Waves
05 Focus II
06 Eruption

Hotfile





Space Rock


Ramses'den La Leyla albümü. 70lerin ortalarından sonraki Amerikan devletinin müziğe uyguladığı ambargoya denk gelmiş bir albüm. War şarkısında yapılan sert eleştiriler yüzünden albüm, marketlerden geri dönmüş ve sözleri değiştirilerek yeniden piyasaya sürüldü (burada olanı orjinal halidir). Diğer yandan albümdeki tüm şarkılar müthiştir.


01 Devil Inside
02 La Leyla
03 Garden
04 War
05 Someone Like You
06 American Dream 

Mediafire





AOR

Fate'den A Matter Of Attitude albümü. AOR'un en sağlam gruplarından Fate'in en sağlam albümü. Albğmdeki birçok şarkı kısa zamanda klasikleşmiştir.

01 I Won't Stop
02 Hard As A Rock
03 Losing You
04 Point Of No Return
05 Hunter
06 Summerlove
07 Farrah
08 Get Up And Go
09 Limbo A Go Go
10 Do It
11 Hardcore Romance
12 Memories Of You

Unibytes





Hard Rock/Glam

Ratt'den Out Of The Cellar albümü. Hard Rock'ın en protest duruşlu grubu ve onun en iyi albümlerinden biri. Sound'u ile de kendine ayrı bir yer edinmiştir.

01 Wanted Man
02 You're In Trouble
03 Round And Round
04 In Your Direction
05 She Wants Money
06 Lack Of Communication
07 Back For More
08 The Morning After
09 I'm Insane
10 Scene Of The Crime

Narod





Hard N Heavy

W.A.S.P.'dan W.A.S.P. albümü. Müzik kariyeri boyunca hep Rock N Roll stilinde kalmış Blackie Lawless, sözleri yüzünden de defalarca davalık olmuştur. Ancak düzene karşı duruşundan hiç taviz vermemiştir. Bununla birlikte bu ilk albümü, en önemli albümlerinden biridir.

01 Animal (Fuck Like A Beast)
02 I Wanna Be Somebody
03 L.O.V.E. Machine
04 The Flame
05 B.A.D.
06 School Daze
07 Hellion
08 Sleeping (In The Fire)
09 On Your Knees
10 Tormentor
11 The Torture Never Stops
12 Show No Mercy
13 Paint It Black

Depositfiles