"Her zaman asi biriydim, yine de toplumun tüm tabakaları beni sevsin ve kabullensin isterim. Boşboğaz ve deli bir söz yazarı ve şarkıcı olarak tanınmak istemem. Ama ben ne isem oyum." Böyle anlatıyordu John Lennon kendini. Sadece sevgi dolu bir dünya istiyordu ve bunun için samimiydi. "Bir müzik ne kadar felsefe barındırabilir ki?" sözünün ötesinde bir devrimin ateşleyicisiydi: Sevgi dolu bir zihinsel devrimin.
Hikayeye John Lennon'un çocukluğundan ve aile yaşamından başlayan belgesel, daha sonra The Beatles'ın kurulmasına, İngiltere'de sorunlar yaşamasına, Amerika'yı fethetmesine ve dolayısıyla barışın sembolik bir temsilcisi oluşuna ve daha fazlasına kadar uzanan bir seyir. John Lennon'un hayattayken çekilmiş görüntüleri, konuşmaları ve eşi Yoko Ono ile barış ve sevgi için yaptıkları projeleri ve eylemleri de izleyiciye aktaran 1988 yapımı bu belgesel Lennon ve The Beatles için en iyi dökümanlardan biri olma niteliği taşıyor.
John Lennon'ın hayatı ve hissiyatleri söylediği şu iki sözden de anlaşılabilecek kadar netti: "Eğer sen istersen savaş biter!" ve "İhtiyacın olan tek şey sevgi!"
Kayıtlar
8 yorum :
tüm hayatının senaryo biçimde olup, her anının görüntülenmesi; "ölümü de mi planlı acaba?" diye düşündürtmedi değil.
bu arada üstü başı kir pas içinde olan hayranına öyle davranman ve "aç mısın?" soruna "evet" diyerek cevap vermesine rağmen ona sadece sıcak bir kahveyle ekmek vermen beni dağıttı be john. o an gözümden 5 metre aşağı düştün. helal olsun.
sevgili walrus o sahne benide gerçekten hayal kırıklığına uğrattı o evsiz adamın yüzündeki ürkekliğe bakınca gerçekten çok üzüldüm.
bu arada ulumalar sitesini hazırlayanlara çok teşekkür ediyorum.bize çok güzel dökümanlar sundukları için.
ondan ve müziğinden haberdar olabilecek bir zamanda doğmak bile onur verici. sonsuza dek yaşayacaksın lennon...
John Lennon illüzyonların ötesindeki gerçeği hissedebilmiş bir insandı. çok genç yaşta çok büyük bir üne ve paraya kavuştu-ki bu da aşılması çok güç bir başka illüzyondu- ve çoğu insanın atlatamadığı o çocukluktan olgun erkekliğe geçişini herkesin gözü önünde(tüm gözler üzerindeyken) gerçekleştirdi. Bu süreçte yaptığı bir çok "hata" (yapmamız gereken hatalarımızı düzeltmek değil, yapmamız gereken başladığımız işi bitirmektir.) olabilir. Örneğin ilk eşine de pek iyi davranamamıştı ya da ilk çocuğuna. kimileri de adamcağızın aşık olduğu kadına ve bana göre onu özgürlüğe götüren kadına kulp buluyordu. Geceleri evinin bahçesinde dolaşan bir adama biraz mesafeli davranması sizleri şaşırtmasın. (Onu vuran kişinin de onun hayranı olduğu iddia ediliyor.onu vurduğu gün daha erken saatlerde ona double fantasy albümünü imzalatmıştı.)
hikayenin bütününe bakın lütfen: 2 yaşında anne babası ayrılmış, on altısında annesi zamansız ölmüş babasını tüm hayatı boyunca sadece iki kez görebilmiş yirmisinde müzik yıldızı olmuş ve zamanı gelince,çoğu insanı vaadiyle bile yoldan çıkaracak şeylere sahipken onların esaretinden sıyrılıp kendini var etme yoluna gitmiş bir insan.onca insanın onca devletin gözleri önünde ve onlara rağmen gösterdiği varolma cesareti. John Lennon adında bir insan erkeğinin büyüme süreci ve olgun erkek enerjisine ulaşması. olgunlaşmamış erkek enerjisinin ürünü olan ataerkil düzen tarafından bir türlü hazmedilemeyişi.. ne mutlu ki çoğu konuda çok esnek bir balon gibi görünen sistem, gerçek karşısında,bütün karşısında ciddi hazım sorunları yaşıyor ve yine ne mutlu ki John Lennon hala yaşıyor.
videolar açılmıyor neden acaba bende mi sorun var iki üç gün öncesine kadar izleyebiliyordum
video sitemiz için, daha hızlı ve aktif bir aktarım yapılanmasına gidildiği için, şu aralar bakım aşamasında. en yakın zamanda videolar yeniden aktif olacak...
çok teşekkürler :)
Yavan ekmek değil o tereyağ ve yumurta ile kızartılır. V for Vendetta filminde de vardı hatta. İngilizler kahvaltıda genel de onu tercih eder. Bilginiz olmadan fikriniz olmasın.
Yorum Gönder