NG: GUNS, GERMS AND STEEL izle

Tüfek, Mikrop ve Çelik






Dünya toplumları arasında sosyal, ekonomik, teknolojik ve eğitim gibi birçok alanda neden eşitsizliğin olduğunu düşünüyor hatta buna karşı çıkıyorsanız bu belgesel size cevap olacaktır. Hatta tarih boyunca bazı toplumların diğerlerini nasıl ve neden işgal ettiğini, sömürdüğünü ve üstünlük sağladığını göreceksiniz. 

Afrikalılar neden modern Amerikalılar'dan çok daha fakirler? Bu soru Jared Diamond'a, otuz yıldan fazla bir süre önce, Yeni Gine'nin kumsallarında karşılaştığı Yali adındaki yerli bir adam tarafından sorulmuştu: "Beyaz adamın bu kadar çok kargosu (eşya) varken, neden biz Yeni Ginelilerin bu kadar az?" Yali'nin sorusu Diamond'u gerçekten şaşkına çevirmişti. Antropolojinin en temel konularından birini, toplumsallaşmayı da içeriyor. Tarım sayesinde artı ürün kazanan insanlar toplumsallaşıyor, devlet yaratılıyor, özel mülkiyet doğuyor ve artı ürün sayesinde diğer sosyal, ekonomik ve teknolojik alanlarda gelişim sağlanıyordu.

Afrika: İnsanlığın doğum yeri. Atalarımızın ilk adımlarını attığı yer olarak adlandırılır. Ancak daha büyük bir tropikal medeniyete de ev sahipliği yaptığı daha yeni ortaya çıktı. Bu kıtayı bir zamanlar şehirler ve krallıklar kaplıyordu. Ancak daha sonra arkalarında iz bırakmadan kayboldular. Bu büyük başarıya ne oldu? Prof. Jared Diamond insanlık tarihinde yinelenen bir modeli keşfetmek için yola koyuldu. Bu onu Yeni Gine ormanlarından Peru'nun karlı doruklarına götüren bir yolculuk oldu. Diamond'un araştırması neden tek bir halkın, yani Avrupalı'ların dünyanın çoğunu keşfettiğinin ortaya çıkarmaya çalışıyor. Diamond bunun kökeninde coğrafyanın yattığını düşünüyor.

Coğrafya; Avrupalılar'a yeryüzündeki en verimli ekinleri ve hayvanları vermiştir ve bu onların tüfek, mikrop ve çeliği geliştirmelerine izin vermiştir. Bu üçü insanlık tarihinin ve birbirleri arasındaki mücadelenin en büyük güçleridir. Şimdi Diamond tüfek, mikrop ve çeliğin Afrika'ya geldiğinde ne olduğunu keşfetmek ve bu güçlerin hala hangi rolleri oynadığını öğrenmek için araştırmasının son aşamasına geliyor. Diamond'ın araştırması teorilerden çok daha fazlasını test edecek ve aynı zamanda insanlığın kendisini de sınayacak.





I. Bölüm















II. Bölüm















III. Bölüm









9 yorum :

Sayenizde haberdar olup arşivime kattığım muhteşem belgesellerden biri daha...

"30 yıl önce bir yolculuğa başladım... 30 yıl önce dünyamızdaki eşitsizliğin kaynağını öğrenmek için bir arayıştı bu. Hikayenin uygarlığın başlangıcına kadar gittiğini ve aslında gezegenimizin coğrafyasında yattığını keşfettim."

Beyaz adam, dünyadaki eşitsizliklerin asıl nedeninin üzerini örtmekte ve yaratılan sanal(ve elbette bunlar 'bilimsel' çalışmalarla ortaya 'çıkarılmış', 'keşfedilmiş' nedenlerdir. -Ne de olsa 30 yıllık çalışma!-)nedenlerle gözümüzü başka bir yere çevirmeyi, 'kamerayla' da yapmakta hayli usta doğrusu!

tam aksine, maniple etmekten ziyade sorunsalın radikal olarak kökenine iniliyor belgeselde. antropoloji'de en temel olgudur bu -zira en azından dersini almışlar bilir- ki eşitsizliğin en başta beslenme şekliyle başlandığını gösteriyor.

kaldı ki; "toplum"un, "kültür"ün ve "devlet"in doğumlarına baktığınızda başlangıç avcılıktan, tarım ve toplayıcılığa geçişin olduğunu görürsünüz. çünkü tarım sayesinde atalarımız artı ürünü elde etmişler, mülk doğmuş, boş zamanlar doğmuş ve bu boş zamanlarda kültür ve sanat gelişmiş, devlet ve toplum hiyerarşik bir yapı kazanmış, mülkiyet bölünmesi çoğalmış ve mülkiyet üzerinde de eşitsizlik artmıştır.

belgeselde bu noktalara paralel bir şekilde anlatılanlar bir perdeleme değil, radikal kökeni irdelemektir. nedenler, şemalar önemli değil köken, doğum önemlidir bir sorunsalı çözümlemek için.

Vurgu da tam olarak burada ortaya çıkıyor zaten; artı ürün ve sonrasında oluşan mülkiyet ve mülkiyet üzerinden başlangıç oluşturan toplum eşitsizlikleri, bu temelde değil de, dünya coğrafyasının eşitsiz dağılmış haline sufice(bilimsel dememiz gerekiyordu galiba) bağlanıyor!
Velhasıl sorunsalın kökeni, 'keşfedilerek' maniple edilip,"Ey siyah adam, doğduğun yer lanetli; elden ne gelir, böyle gelmiş böyle gider" afyonunu ekmekte!
Ustalık, tam da burada!

bu coğrafyanın verdiği bir adaletsizlik. afrikalılar daha çok avcılıkla geçinmek zorundaydılar çünkü tarıma o kadar da elverişli değildi toprakları. avrupalılar kadar kültür ve ekonomilerini geliştiremelerinde coğrafyanın kurbanı oldular. tabiki sonrasında liberalizmin ve şirketlerin eko-politik hareketleri etkili olmuştur bu eşitsizliğin katlanmasına ancak radikal olarak köken budur. antropolojiyi yeniden keşfetmeye gerek yok.

İyi bakalım, ne diyelim? Yaşasın beyaz adamın zurnası!

illa yargılayacaksınız, illa bir suçlu arayacaksınız, illa birilerini itham edip cezalandırılmasını isteyecekseniz bu dünyada yargıçlar, tanrıcıklar çok var. ulumalar bunlardan bir tanesi değil ve olmayacaktır. yargılamaktan öte sorunsalları insanoğlunun yaşamından çıkarmanın yollarını aramayı tercih eder.

Ha, anlıyorum... tabi her zaman karşıdakinin söylediği tanrıcılık, yargılama, itham olurken, bizim ki, her daim "sorunsalları insanoğlunun yaşamından çıkarma" bilgeliğidir! İnsan(şimdilerde bilim insanı!) halimiz, hem de çok iyi anlıyorum.
Sorunsallara dair, "ben fotoğraf çekerim(ki, fotoğrafın nasıl çekildiği tartışma konusuydu), dünya böyleyse ne edeyim" havası kapitalist bilim diye bir din daha başımıza musallat etmiş oldu! Zira bilim tarafsızdır, objektiftir, değil mi!? Birilerinin çıkıp bir şeyler fısıldaması tü kaka artık!

Böyle güzel düşüncelerin bir biri ile ahenkli oluşları ne de güzel... Umarım Bilgi nin bizim için anlamlandığı boyutta kalabiliriz... bu değerlendirmeler için birikimlerinize teşekkür ederim...

Yorum Gönder